NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
159 - (2492) حدثنا
قتيبة بن سعيد
وأبو بكر بن
أبي شيبة وزهير
بن حرب. جميعا
عن سفيان. قال
زهير: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن
الزهري، عن
الأعرج. قال:
سمعت أبا
هريرة يقول: إنكم
تزعمون أن أبا
هريرة يكثر
الحديث عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. والله
الموعد. كنت
رجلا مسكينا.
أخدم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
ملء بطني.
وكان
المهاجرون
يشغلهم الصفق
بالأسواق.
وكانت
الأنصار
يشغلهم
القيام على
أموالهم. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "من يبسط
ثوبه فلن ينسى
شيئا سمعه
مني" فبسطت ثوبي
حتى قضى
حديثه. ثم
ضممته إلي.
فما نسيت شيئا
سمعته منه.
{159}
Biie Kuteybe b. Said ile
Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb hep birden Süfyân'dan rivayet ettiler.
Züheyr dediki: Bize Süfyân b. Uyeyme, Zühri'den, o da A'rac'dan naklen rivayet
etti. A'rac şöyle demiş: Ben Ebû Hureyre'yi §uau söylerken işittim:
Siz Ebû Hureyre'nin
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den çok hadis rivayet ettiğini
söylüyorsunuz. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Ben fakir bir adam idim.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e boğaz tokluğuma hizmet ediyordum.
Muhacirleri pazar yerlerindeki pazarlık meşgul ediyordu. Ensârı da mallarına
bakmak meşgul ediyordu. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Kim elbisesini yayacak
ki, bir daha bendan işittiği bir şeyi kat'iyyen unutmasın!» buyurdu. Ben hemen
elbisemi yaydım. Tâ ki, sözünü bitirdi. Sonra onu kendime topladım. Bir daha
ondan işittiğim bir şeyi unutmadım.
159-م - (2492)
حدثني
عبدالله بن
جعفر بن يحيى
بن خالد. أخبرنا
معن. أخبرنا
مالك. ح
وحدثنا عبد بن
حميد. أخبرنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
كلاهما عن الزهري،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة،
بهذا الحديث.
غير أن مالكا
انتهى حديثه
عند انقضاء
قول أبي هريرة.
ولم يذكر في
حديثه الرواية
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم "من يبسط
ثوبه" إلى
آخره.
{m-159}
Bana Abdullah b. Ca'fer
b. Yahya b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'n haber verdi. (Dediki): Bize
Mâlik haber verdi. H.
Abd b. Humeyd de rivayet
etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber
verdi.
---Her ıkİ râvi
Zühri'den, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen bu isnadla rivayet
etmişlerdir. Yalnız Mâlik'in hadisi Ebû Hureyre'nin sözü b itiıJci sona ermiştir. Hadisinde Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet edilen «Kim elbisesini yayacak?
ilâh...» kısmını anmamıştır.
(2492) قال ابن
شهاب: وقال
ابن المسيب؛ إن
أبا هريرة
قال: يقولون:
إن أبا هريرة
قد أكثر.
والله الموعد.
ويقولون: ما
بال
المهاجرين والأنصار
لا يتحدثون
مثل أحاديثه؟
وسأخبركم عن
ذلك: إن إخواني
من الأنصار
كان يشغلهم
عمل أرضيهم.
وإن إخواني من
المهاجرين
كان يشغلهم
الصفق
بالأسواق. وكنت
ألزم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم على
ملء بطني.
فأشهد إذا
غابوا. وأحفظ
إذا نسوا. ولقد
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يوما
"أيكم يبسط
ثوبه فيأخذ من
حديثي هذا، ثم
يجمعه إلى
صدره، فإنه لم
ينسى شيئا
سمعه" فبسطت بردة
علي. حتى فرغ
من حديثه. ثم
جمعتها إلى
صدري. فما
نسيت بعد ذلك
اليوم شيئا
حدثني به.
ولولا آيتان
أنزلهما الله
في كتابه ما
حدثت شيئا أبدا:
{إن الذين
يكتمون ما
أنزلنا من
البينات
والهدى}
[2 /البقرة /159 و-160]
إلى آخر
الآيتين.
{160}
İbni Şihâb demiş ki :
İbnü'l-Müseyyeb şunu söyledi. Ebû Hureyre dediki:
Ebû Hureyre çok hadis
rivayet etti diyorlar. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Bir de neden
Muhacirlerle Ensâr onun hadisleri gibi (çok) hadis rivayet etmiyorlar,
diyorlar. Bunun sebebini size haber vereyim. Ensârdaıı olan kardeşlerimi
topraklarında çalışmak meşgul ediyordu. Muhacirlerden olan kardeşlerimi de
pazar yerlerindeki pazarlık işi meşgul ediyordu. Ben de boğaz tokluğuna
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemi (in hizmetin) e devam ediyordum. Onlar
bulunmadığı vakit ben bulunuyor; onlar unuttuğu vakit ben belliyordum.
Gerçekten bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Hanginiz elbisesini yayacak
da benim şu hadisimden (bir şeyler) alacak. Sonra onu göğsüne toplayacak.
Muhakkak o, benden işittiği bir çeyi unutmayacaktır!» buyurdu. Hemen üzerimde
bulunan bir cübbeyi yaydım. Tâ sözünü bitirinceye kadar! (bekledim). Sonra onu
göğsüme topladım. O günden sonra bana söylediği bir şeyi bir daha unutmadım.
Eğer Allah'ın kitabında indirdiği iki âyet olmasaydı; ebediyyen bir şey rivayet
etmezdim.
«Bizim İndirdiğimiz
doğru yolu ve beyyineleri gizleyenler yok mu... [Bakara
159,160] ilâh...» buyurmuştur.
160-م - (2492) وحدثنا
عبدالله بن
عبدالرحمن
الدارمي. أخبرنا
أبو اليمان عن
شعيب، عن
الزهري.
أخبرني سعيد
بن المسيب
وأبو سلمة بن
عبدالرحمن؛
أن أبا هريرة
قال: إنكم
تقولون: إن
أبا هريرة
يكثر الحديث
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. بنحو حديثهم.
{m-160}
Bize Abdullah b.
Abdirrahman Ed-Dârimi de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yemân, Şuayb'dan, o
da Zühri'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Said b. Müseyyeb ile Ebû
Seleme b. Abdirrahman haber verdilerki, Ebû Hureyre: «Siz Ebû Hureyre'nin
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den çok hadis rivayet ettiğini
söylüyorsunuz...» demiş. Râvi yukarkilerin hadisi gibi rivayet etmiştir.
İzah:
Bu hadisi Buhâri
«Kitâbu'l-Büyû», «Kitâbu'l-İlim» ve «Kitâbu'l-İ'tisâm»'da tahric etmiştir.
Hz. Ebû Hureyre'nin
ismi ve künyesi hakkında kitabımızın baş taraflarında tafsilât vermiştik. İsmi
hakkında pek çok ihtilâf olunmuşsa da Abdurrahman b. Sahr olduğu tercih
edilmiştir. Sahib. kavle göre hicretin elli dokuzuncu yılında yetmiş sekiz
yagında olduğu halde Medine'de vefat ederek «El-Baki» nâmmdaki kabristana
defnolunmuştur.
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den beşbinüçyüzaltmışdört (5364) hadis rivayet etmiş ki,
ashab-ı kiramdan bu kadar hadis rivayet eden veya bu adede yaklaşan başka bir
kimse yoktur. Hz. Ebû Hureyre çok hadis rivayet etmasinin sebebini anlatırken:
-Varılacak yer Allah'ın huzurudur.» diye söze başlamıştır ki, bundan maksadı:
Ben kasden yalan söyledimse beni hesaba çekecek, hakkımda kim sûi zanda
bulunursa onu da hesaba çekecektir, demektir. Kastalâni'ye göre bu sözün
mânâsı: Siz mi inkârınızda haklı, yoksa ben mi, çok hadis rivayet etmekte haklı
olduğumu kıyamet gününde göreceksiniz, demektir. Bu söz bir itiraz cümlesidir.
Ve bu gekilde te'vili zaruridir. Çünkü Mev'ıd kelimesi ismi zaman, ismi mekân
ve maadan mimi olarak kullanılır. Halbuki Allah Teâla'ya bunların hiç birini
ıtlak etmek doğru değildir.
Hz. Aişe'nin kıldığı
nafilenin kuşluk namazı olduğu söylenir. Besûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in Hz. Ebû Hureyre'nin annesi hakkındaki duasının derhal kabul edilmesi
Ebû Hureyre'nin cübbesini yayması ve bir daha bellediğini kat'iyyen unutmaması
birer nübüvvet nişanesi birer mucizedir.
Eu hadisler Hz. Ebû
Hureyre'nin faziletine ve bir nimet karşılığında Allah'a hamd gerektiğine
delildirler.